Amaç


Kişisel koruyucuların hedefi çalışanları işyeri ortamından kaynaklanan her türlü tehlikelere karşı korumaktır.

Ancak burada dikkat edilmesi gerekli konu işyerinden kaynaklanan tehlikelerden korunma yolunun önceliğidir.

İş sağlığında tehlikelerden korunmanın temel olarak üç yolu vardır.


Bunlar: 
 

Tehlikeyi kaynağında önlemek: İzolasyon, daha az tehlikeli makina veya yöntemi seçmek, ayırmak.

Kaynakla kişi arasında önleme: Mesafeyi arttırma, engel koyma, havalandırma, seyreltme, ıslak çalışma.

Kişi üzerinde önleme: İş rotasyonu, maruz kalınan süreyi azaltma, kişisel koruyucular.

Burada kullanılan yöntemler “mühendislik ve idari” yöntemler olarak ikiye ayrılır.

Doğru yaklaşım tehlikeyi önce kanağında, mümkün değil ise kaynakla kişi arasında, her iki yol da başarısız ya da yetersiz ise kişi üzerinde önlemektir.

Görüldüğü gibi kişisel koruyucu yöntemini seçmeden önce katedilmesi gereken epey yol vardır.

Son ve zorunlu olarak kişisel koruyucu kullanımına karar verilse bile, kişisel koruycu kullanımının yine de geçici bir çözüm olduğunu unutmamak gereklidir.

Geçici çözüm sürdürülürken diğer taraftan tehlikenin kişisel koruyucuya gerek kalmadan kalıcı olarak ortadan kaldırılması için çalışmalar sürdürülmelidir.

Sorumluluklar

baret
Kişisel Koruyucu (KK) uygulaması bir işyerinde genel işçi sağlığı örgütlenmesinin bir parçasıdır. Bu açıdan KK isteğinin oluşması ve kullanıma karar verilmesi sürecinde vazgeçilmez diye nitelendirilebilecek aşamalar vardır.

Öncelikli olarak bu süreçteki sorumlulukların belirtilmesi yararlı olacaktır.

Uluslararası genel kurallar ve ülkemizdeki yasalar KK uygulamasında sorumlulukların işverenlere ve işçilere ait olduğunu vurgulamaktadır.

Ülkemizdeki İş Kanunu’nun “SAĞLIK VE GÜVENLİK ŞARTLARI” başlıklı bölümü konuyla ilgili şöyle demektedir:

MADDE 73 – Her işveren, işyerinde işçilerin sağlını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları araçları noksansız bulundurmakla yükümlüdür.


İşçiler de, bu yoldaki usuller ve şartlara uymak zorundadırlar.

İş Kanunu’nda da dile getirilen işveren ve işçi sorumluluklarını şöyle sıralayabiliriz:

İşverenler:
a. İşyerinde tehlike analizi ve değerlendirmesi yaparak KK kullanımı için gerekli durum ve işleri saptamak.
b. İşe ve işçilere uygun koruyucuyu sağlamak.
c. İşçileri KK kullanımı, bakımı, temizliği ve saklanması konusunda eğitmek.
d. KK kullanımını izlemek ve ilgili kayıtları tutmak.
e. Zarar görmüş koruyucuları anında değiştirmek.

İşçiler:
a. KK malzemeleri amaçları doğrultusunda kullanmak (takmak, giymek, kullanmak).
b. Konu ile ilgili verilen tüm eğitimlere katılmak.
c. KK malzemelerinin bakımını yapmak, temizlemek ve uygun şartlarda saklamak.
d. İşvereni KK malzemenin yetersiz kaldığı, eskidiği, zarar gördüğü durumlarda bilgilendirmek.

İşverenin sorumluluğu altında sayılan işe ve işçiye uygun KK sağlamak başlığını açmakta yarar vardır. Ne demektir uygun KK malzeme; Her KK malzeme beklenen korumayı sağlar mı? İşçinin kullanmak zorunda oduğu KK malzemenin özellikleri nelerdir?

Kişisel koruyuculardan beklenen özellikler şöyle sıralanabilir:


Maruz kalınan tehlikeye karşı yeterli korumayı sağlamalıdır.


Konforlu olmalıdır.

İş sırasında işçinin hareketlerini engellememelidir.


Dayanıklı olmalıdır.


Rahat temizlenmelidir.


Yeni bir sağlık ve güvenlik tehlikesi yaratmamalıdır.

Yukarda sayılan koşulların yaratılması durumunda bile piyasada özellikle Türkiye piyasasında istediğinz KK malzemeyi bulmak zordur. Bu aşamada karşımıza üretici ve standartlar çıkıyor. Siparişini verdiğiniz KK’nun üretici firma tarafından hazırlanan ve içindeki kimyasal maddelerin isimlerinin, hangi standarda göre üretildiğinin, istenmeyen durumlarla karşılaşıldığında yapılacak işlerin, son kullanma tarihlerinin, saklama, temizlenme ve atılma işlemlerinin, herşeyden önemlisi hangi tehlike boyutunda ne kadar korunma sağladığının yer aldığı kullanım klavuzunun alıcıya verilmesi gereklidir.
Yanlış koruyucu seçimi yarardan çok zarar meydana getirir.

Kişisel Koruyucuları kim seçmelidir?

Bu sorunun cevabı hayati bir önem taşır. Çünkü bu konu bir uzmanlık alanıdır. Seçme işi İş Güvenliği Uzmanlarının ve/veya iş hijyenistlerinin sorumluluğunda gerçekleşmelidir.

Ancak unutulmaması gereken konu KK malzeme istemine neden olacak şikayetlerin saptanması, koruyucusuz çalışma sonucu oluşan sağlık belirtilerinin yakalanması işyeri hekimlerinin çalışma alanı içinde yer alır.

KK malzeme kullanımı ortamını yaratılması, sürdürülmesi, denetlenmesi içinde işçi, işveren, işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanının bulunduğu bir ekip çalışmasının ürünüdür.

İşyeri İşçi ağlığı ve İş Güvenliği Kurulları bu aşamada çok önemli bir yapı taşıdır.

KK Kullanımı; hedef, yatırım ve program gerektirir.

İşveren KK malzeme uygulamasına geçerken niçin böyle bir yolu seçtiğini, süresini, herşeyden önemlisi bu işin bütçesini hedeflerini önceden belirlemelidir. Bir başka ifade ile “Kişisel Koruyucu Uygulama Programı” na sahip olmalıdır.

Sonuçta programın uygulama süreci işçilere daha sağlıklı, iş kazasız, meslek hastalıksız bir ortam, işverenlere daha verimli ve daha kaliteli ürün, kayıpları aza indirilmiş iş günü sağlamalıdır.

KK Uygulama Programının ise “İşyeri İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Yönetim Sistemi” nin bir alt çalışması olduğu asla unutulmamalıdır.

Devlet ve Sendikalar

KK uygulaması işveren ve işçilerin iyi niyeti ile sınırlı değildir. Devletin bu aşamada işyerlerini denetlemesi, gerekli yasa tüzük ve yönetmelikleri çıkarması, güncelleştirmesi, uygulaması, KK üretimi için gerekli olan standartlaşmayı sağlaması beklenmektedir. Konunun hayata geçmesi çalışmalarının merkezini devlet oluşturmaktadır.

İşçilerin KK kullanımında yeterli toplumsal bilince ulaşmaları, isteklerini bir baskı aracı olarak açığa çıkarmaları ve bilimsel bir tabana oturtabilmeleri sendikal yapıların etkinliğine bağlıdır.

Sonuç

Tüm girişimler gerçekten kurallara uygun olarak gerçekleştirilse bile ilk aşamada KK kullanımı istenen seviyeler ulaşamaz.

Çünkü KK kullanımı bir davranış değişikliğini zorunlu kılar. İşyerlerimizde bu davranış değişikliğine karşı oluşan tepki “bana bir şey olmaz”, “ben alıştım” tipi bireysel ve kaderci itirazlardır.

Özellikle kıdemli işçilerde ve kır kökenli işçilerde bu tür davranış değişikliklerini kısa zamanda sağlamak mümkün değildir.

Ayrca KK ile üretim yapmak gerçekten zor bir durumdur. Yani işçi yeni duruma kendini alıştırmalıdır. Bu da bir zaman süreci gerektirir.

Son olarak, KK kullanımının başarısının , kişisel başarılardan çok işçilerin ve işverenlerin toplumsal güven ve örgütlenme başarısına da bağlı olduğunu belirtmekte yarar vardır.

CEVAP VER

Yorumunuzu girin
İsminizi girin

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.