1997 yılında klonlama veya genel olarak bilinen adıyla kopyalama tekniği ile Dolly’nin doğmasından sonra bilimsel ortamlarda ve halk arasında geniş tartışmalar başladı. Geçen yıl klonlamanın insanlar üzerinde de deneneceğinin gazete haberlerine yansıması çocuksuz ailelerde bir heyecana yol açtı. Doğal olarak infertilite ile ilgilenen hekimlere oldukça fazla soru gelmeye başladı.
Klonlama genel olarak sperm hücresine gereksinim olmadan gebelik oluşabilmesi ve sonuç olarak üremenin erkek olmadan da gerçekleşebilmesidir. Ancak klonlama tekniği sadece üremenin gerçekleşmesi için değil potansiyel olarak başka amaçlar için de kullanılabilir. Bu nedenle klonlama üç grup altında incelenmektedir:
Üreme Amaçlı Kloning:
Burada vücuttan alınan bir hücrenin çekirdeği, çekirdeği alınmış yumurtanın içerisine yerleştirilir ve döllenme gerçekleştikten sonra anne rahmine verilir. Sonuç olarak yumurta içerisine yerleştirilen hücre kimden alınmışsa teorik olarak onun aynısı bir canlı doğmaktadır.
Tedavi Amaçlı Kloning:
Burada yukarıda olduğu gibi işlemler yapıldıktan sonra elde edilen embryo anne rahmine verilmez ve bazı teknik işlemlerle embryodaki kök hücrelerinin istenen dokuya farklılaşması sağlanır. Örneğin bu yöntemle karaciğer ve böbrek gibi dokular elde edilebilir. Bu yolla insanın kendi dokularının aynısı elde edilebilir ve transplantasyon işlemlerinde kullanılabilir.
Embryonik kloning:
Burada normal tüp bebek işlemi gerçekleştikten sonra elde edilen embryolar belirli bir hücre seviyesine ulaştıktan sonra her bir hücre aynı türden alınan bir yumurtanın içerisine konarak yeni bir embryo elde edilir. Sonuçta bir embryodan birbirinin aynı birkaç tane embryo elde edilir. Yani embryonik kloningin yukarıdaki iki yöntemden farkı sperminde gerekli olmasıdır. Bu işlem birbirinin aynı olan canlılar üzerinde deney yapılması amacıyla hayvanlarda kullanılmaktadır.
Bu teknik bilgilerden sonra kopyalamanın insan üzerinde şu anda uygulanmasının doğru olup olmadığı üzerine biraz bilgi vermek istiyorum. Genel olarak bir yöntemin insanda denenebilmesi için öncellikle hayvanlarda uygulanması ve başarılı olduğunun gösterilmesi gerekir. Bitkilerde ve fare gibi küçük hayvan türlerinde klonlama tekniği başarı ile uygulanmaktadır. Koyun, keçi, inek ve domuz gibi büyük hayvanlarda ise klonlama tekniği ile gebelik oranları oldukça düşük ve düşük oranları yüksek olmaktadır. Düşük oranlarının % 90 gibi çok yüksek oranlara ulaştığı bildirilmiştir. Ayrıca gebelik sırasında annenin yaşamını da tehdit eden sorunlara rastlanmıştır. Düşük oranlarının yüksek ve karın içerisinde veya doğum sonrası ölümlerin yüksek olması plasenta (eş) bozukluklarına bağlanmaktadır. Bu risklerin dışında hayvanlarda anomali olasılığının da arttığı gösterilmiştir.
Sonuç:
Bu bilgiler ışığında üreme amaçlı kopyalamanın insanlara uygulanabilmesi için elimizde yeterli ve güvenli veriler henüz bulunmamaktadır. Büyük hayvanlarda ve insana yakın canlı türlerinde bile işlemin güvenilirliğini gösteren yeterli çalışmanın olmaması insana uygulanabilmesi için henüz çok erken olduğunu göstermektedir. Ancak tedavi amaçlı kopyalamanın ileride tıpta çok önemli gelişme olacağını düşünüyorum.
Üreme amaçlı kopyalama için güvenilir veriler elde edilirse ve insanlara uygulanırsa neler olabilir? Basında ve halk arasında Hitler, Stalin veya diğer ünlü insanların tekrar kopyalanacağı ve doğal dengenin bozulacağı yönünde geniş tartışmalar yapıldı. Hatta gen haritasının tamamen çözülmesi ile aynı insanın göz rengi değişik olanı, daha uzun boylu olanı veya daha zeki olanını yaratmak olası hale gelebilir. Ancak genetik olarak tamamen aynı olsa bile doğacak bebeğin kopyalanan kişi ile aynı kişilik ve düşünce yapısına sahip olacağını düşünmek oldukça zor. Hitler şu anda yaşasaydı herhalde Büyük Almanya için savaşıyor olmazdı v.b.
Sonuç olarak kopyalama tekniğinin insanlara uygulanabilmesi için zamanın henüz erken olduğunu söyleyebiliriz. Tedavi amaçlı kopyalama ise tıpta yerini alacaktır. Üreme amaçlı kopyalama ise başka yöntemlerle çocuk sahibi olamayan zaten çok az sayıdaki çifte uygulanabilir. Ancak diğer birçok alanda olduğu gibi amaç dışı kullanımının engellenemeyeceğini düşünüyorum.