Toxoplazma gondii bir parazit olup; taşizoit, bradizoit ve sporozoit adı verilen üç formda yaşamını sürdürebilmektedir. Parazit gebe kadınlara çiğ veya iyi pişmemiş et ve kedi pisliğinin bulaştığı toprak ve sudan bulaşabilmektedir.
Erişkinlerde enfeksiyon genellikle belirti vermemekte, ancak parazitlerin kana karışması ile plasentada enfeksiyona yol açabilmekte ve buradan da bebeğe bulaşabilmektedir. Bebekteki enfeksiyon başlangıçta bütün organlara yayılmakta, daha sonra karın içi organlardan temizlenmekle birlikte, sinir sisteminde yaşamına devam edebilmektedir.
Toxoplazmanın yaygınlığı ülkeden ülkeye farklılıklar gösterebilmektedir. A.B.D.’de erişkin kadınların %15’i daha önce enfeksiyonu geçirmekle birlikte, bu oran Fransa’da oldukça yüksektir. Türkiye’de de bu oran oldukça yüksek görünmektedir. Bu nedenle gebelerde bu enfeksiyonun daha önce geçirilip geçirilmediğinin araştırılması ve geçirmemişse koruyucu önlemlerin alınması gerekir.
Annedeki enfeksiyon genellikle hiçbir belirti vermemektedir. Bazı hastalarda yorgunluk, kaslarda ağrılar ve lenf bezlerinde şişlik görülebilir. Hastanın bağışıklık sistemi normalse enfeksiyon tamamen iyileşmekte, bağışıklık sisteminde sorun olan hastalarda ise beyin iltihabına kadar giden ciddi sorunlara yol açabilmektedir.
Karın içerisinde enfekte olan bebeklerin büyük bir bölümünde doğumda hiçbir anormal bulguya rastlanmamaktadır. Bazı bebeklerde ise düşük doğum ağırlığı, karaciğer ve dalakta büyüme, sarılık, anemi, sinir sistemi bozuklukları, beyinde kireçlenmeler, beyinde su toplanması, kafatasının küçük olması ve körlük görülebilmektedir. Bu beyin bulgularına bağlı olarak çocukta havale görülebilmektedir. Ayrıca doğumda tamamen normal olmasına karşın bazı bebeklerde daha sonra körlük görülebilmektedir.
Tanı
Öncellikle bütün gebelerde toxoplazma taraması yapılarak daha önce enfeksiyonu geçirip geçirmediğinin araştırılması gerekir. İgG ve İgM antikorları enfeksiyon geçtikten sonra uzun süre pozitif kalabildiği için tanıda yanılmalara yol açabilmektedir. Genel olarak İgG pozitifliği daha önce geçirilen enfeksiyonu göstermekte, İgM antikorları aktif enfeksiyonu göstermektedir. Aktif enfeksiyon tanısı İgG’den sonra İgM’nin pozitif olmasının gösterilmesi veya antikor İgG titresinin 4 kat arttığının gösterilmesi ile konulabilir. Ancak enfeksiyon geçmesine karşın, İgM 1 yıl gibi uzun bir pozitif olabilmekte ve bu tanıyı zorlaştırabilmektedir. Tanıda karışıklığın azaltılması için İgG avidite testi yapılabilir. İgG aviditesinin yüksek olması enfeksiyonun en az 3-5 ay önce geliştiğibni göstermekte, aktif enfekyionu ekarte edebilmektedir. Amnion sıvısında PCR denilen yöntemle bebekte enfeksiyon olup olmadığı gösterilebilir ve gebeliğin 20. haftasından yüksek oranda parazit olması gebelik sonucunun oldukça kötü olduğunu göstermektedir.
Tedavi
Anennin tedavi edilmesi ile enfeksiyonun bebeğe geçişi azaltılabilir. Tedavide Spiramisin ve Primetamin+sulfanamid kombinasyonları kullanılabilmektedir. Spiramisin anneyi tedavi etmekle birlikte, enfeksiyonun bebeğe geçiş oranında önemli bir değişikliğe yol açmamaktadır. Primetamin+sulfanamid kombinasyonu amnion sıvısın parazit görülmeyen gebelerde kullanılabilmektedir. Bu kombinasyon enfeksiyonun gebeye gçişini azaltması dışında bebekte enfeksiyonun şiddetinide azaltmaktadır. Bazı çalışmalarda tıbbi tedavinin enfeksiyonun bebeğe geç,ş oranında bir azalmaya yol açmadığı gösterilmiştir.
Önlemler
Etin iyi pişirilmesi, çiğ et ellenirken eldiven kullanılması
Sebze ve meyvelerin iyi yıkanması veya soyulması
Çiğ et, balık ve sebze-meyvelerin üzerinde bulunduğu yüzeylerin iyi temizlenmesi
Kedi besleyenlerde mama değişimi sırasında eldiven takılması
Evde kedi besleniyorsa kediye çiğ et verilmemesi ve kedinin sokağa çıkarılmaması