Üç-dört boyutlu ultrasonografi kullanıma girdikten sonra gebelerden gelen yoğun talepler nedeniyle birçok hastane ve muayenehane’de bu cihazlar kullanılmaya başlandı.
Her teknolojik gelişmede olduğu gibi her yeni cihaz olumlu gelişmelerle birlikte bazı olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir. Peki ekonomik yönden son derece pahalı olan bu cihazlar bize ne gibi avantajlar veya dezavantajlar getirmektedir? Şimdi bu konuda yapılan çalışmalar ışığında bu cihazların avantaj ve dezavantajlarını kısaca açıklamaya çalışacağım:
Avantajları
Üç-dört boyutlu cihazlarla beyin içi dokular daha iyi incelenebilmektedir
Bebeğin kulakları daha iyi görülebilmektedir
Yarık damak-dudak gibi anomalileri olan bebeklerde plastik cerrahlar için daha iyi bir görünüm elde edilebilmekte ve doğum sonrası bebeğin geçireceği cerrahi girişim açısından anne-babaya daha iyi bilgi verilebilmektedir
İskelet dispalzisi adı verilen iskelet sistemi bozuklukları daha iyi görülebilmektedir.
Özellikle iyi görüntüleme edildiği zaman anne-baba ile bebek arasında doğum öncesi daha iyi bir bağ kurulmakta ve bu anne-babaya psikolojik açıdan bir rahatlık sağlamaktadır.
Dezavantajları:
Yapılan çalışmalarda üç boyutlu ultrasonografinin fetal anomalilerin % 62’sinin saptanmasında daha yararlı, %36’sında ise dezavantajlı olduğu görülebilmektedir.
Üç-dört boyutlu ultrasonografide görülen bazı “artefakt” adı verilen görüntüler yanlışlıkla bebekte anomali tanısının konmasına neden olabilmektedir. Örneğin iyi alınamayan bir yüz görüntülemesinde yanlışlıkla dudak yarığı tanısı konulabilir
Bebeğin büyümesi ile birlikte bebeğin kemik yapısında mineralizasyonda gittikçe artmaktadır. Bunun sonucunda kemik yapılar ısıya daha duyarlı hale gelmektedir. Bu nedenle bu dokuların üç-dört boyutlu ultrasonografi ile inceleme süresinin mümkün olduğunca kısa tutulması önerilmektedir
İyi görüntü alınamadığı zaman anne-babada moral bozukluğuna ve bebek ile iyi bağ kurulamamasına neden olabilmektedir.
İnceleme süresi ortalama olarak %25 daha fazla olduğu için yoğun çalışan hekimler açısından zorluklara neden olabilmektedir.
Anne-babanın bebeğin görüntüsüne odaklanması ve bu konuda hekimi de etkilemesi potansiyel olarak anomali taranmasına ayrılması gereken süreyi azaltmakta ve bazı önemli bulguların gözden kaçırılmasına neden olabilmektedir.
Sonuç olarak şu an için üç-dört boyutlu ultrasonografi iki boyutlu ultrasonografiye göre bebeğin incelenmesi açısından önemli bir avantaj getirmemektedir. Ayrıca yakın gelecekte iki boyutlu ultrasonografinin yerini almayacağı düşünülmektedir. Ayrıca A.B.D başta olmak üzere birçok ülkede cihazın anne-baba için bir eğlence aracı olarak kullanılması ve gelir sağlamak açısından bu konuda yeterli deneyimi olmayan hekim olmayan kişilerce kullanılmasının tehlikeli sonuçlara yol açabileceği önemle belirtilmektedir. Biz de üç-dört boyutlu ultrasonografinin sadece iki boyutlu ultrasonografiye tamamlayıcı olarak kullanılmasını ve inceleme süresinin kısa tutulmasını öneriyoruz.