Latince adı Allium sativum olan sarımsak zambakgiller ailesinden bir bitkinin yenilebilen soğanlarıdır. Geleneksel olarak Mısırlılar, Yunanlılar, Romalılar, Çinliler, Japonlar ve Amerika yerlileri de dahil olmak üzere dünyanın birçok yerinde yüzyıllardır sağlık amacıyla kullanılmaktadır.
Günümüzde ise , yüksek tansiyon, yüksek kan kolesterolü ve soğuk algınlığının yanında kanser ve diğer hastalıkların önlenmesi girişimlerinde de bir besin takviyesi olarak kullanılmaktadır. Sarımsak takviyeleri dört gruba ayrılıyor: Sarımsak esansiyel yağı, masere sarımsak yağı , sarımsak tozu ve sarımsak özütü ( ekstresi ).
Günlük hayatta taze sarımsak, tozu ve yağı gıdaları tatlandırmak için kullanılmaktadır. Besin destekleri ise tablet veya kapsül olarak satılmaktadır. Yağı da topikal (cilde uygulanır) olarak kullanılabilir .
Sarımsak neler içeriyor?
Günlük hayatımızdaki bir çok yemeğin hazırlanmasında kullandığımız sarımsak yüksek kükürt içeriği nedeniyle benzersiz. Sülfürün yanı sıra ayrıca, tümü sağlık için faydalı olabilecek arginin, oligosakkaritler, flavonoidler ve selenyum içeriyor.
Sarmısağın karakteristik kokusu ve lezzeti, soğanlarının doğranması, ezilmesi veya zarar görmesi sonucu oluşan biyoaktif bileşenlerinin ana öncüsü olan allisin’den oluşan kükürt bileşikleri.
Sarımsak gerçekten mucize bitki mi?
Tarih boyunca birçok farklı kültür, sarımsağın çeşitli hastalıkların önlenmesi ve tedavisi için potansiyel kullanımını keşfetmişler. Günümüzde yapılan çalışmalar da sarımsak ve ekstrelerinin etkilerini destekliyor. Bu çalışmalar sonucunda farklı hastalıklarda sarımsağın tedavi edici değerini yeniden canlandırıyor. İçerdiği farklı bileşiklerin, kardiyovasküler hastalık riskini azalttığı, anti-tümör ve anti-mikrobiyal etkilere sahip olduğu ve yüksek kan glikozu konsantrasyonu üzerinde fayda sağladığı düşünülüyor. Bununla birlikte, tüm bileşenlerin tam mekanizması ve uzun vadeli etkileri henüz tam olarak anlaşılamamış. Etkisinin fizyopatolojik mekanizmalarının yanı sıra çeşitli hastalıkların tedavisinde etkinliğinin ve güvenliğinin ortaya konulması için daha ileri çalışmalara ihtiyaç var.
Buna rağmen Euromonitor 2005 verilerine göre avrupa birliği ülkelerinde 140.2 milyon Euro’luk bir pazar yakalamış. Özellikle bazı ülkelerde toplam besin desteği pazarında büyük paylar alıyor. ( Örneğin Avusturya’da % 19, Finlandiya’da % 11, Almanya’da % 14, Yunanistan’da % 16, Hollanda’da % 27, Polonya’da % 19)
Kardiyovasküler Hastalıklar ( Kalp Damar Hastalıkları ) ve Sarımsak:
Hipertansiyon ve sarımsak :
Sarımsak ve preparatları, kardiyovasküler hastalıkların önlenmesi ve tedavisi için yaygın olarak kullanılıyor. Tüketiminin kan basıncını düşürme, aterosklerozun önlenmesi, serum kolesterolü ve trigliserid azaltılması, trombosit agregasyonunun inhibisyonu ve fibrinolitik aktivitenin artması üzerinde önemli etkileri olduğunu destekleyen bilimsel literatür oldukça zengin. Farklı preparatlarıyla yapılan hem deneysel hem de klinik çalışmalar bu olumlu kardiyovasküler etkileri gösteriyor.
Bazı hayvan deneyleri intravenöz olarak verilen ekstrelerinin kan basıncında hafif düşüşler sağladığını, ağızdan alınan ekstrelerinin kan basıncını normale döndürdüğü ve bazı klinik çalışmalar ise tansiyonu yüksek hastaların % 80’inden fazlasında kan basıncını düşürdüğünü göstermiş. Diğer çalışmalarda ise günde 3 kez alınan 200 mg dozundaki tozunun tansiyonu düşürdüğü gösterilmiş. Ancak, tüm bu veriler sarımsakın hipertansiyon tanısı konan hastalarda kardiyovasküler morbidite riskini azaltmada plaseboya karşı bir terapötik avantaj sağlayıp sağlamadığını belirlemek için yetersiz olarak kabul edilmiş.
1.5 yıldan daha uzun süre ile % 15-20 etanol içinde saklanan dilimlenmiş sarımsak, yaşlı sarımsak ekstresi adını alıyor. Yaşlı sarımsak ekstresi kontrolsüz hipertansiyonu olan hastalarda sistolik kan basıncını düşürmede plasebodan üstün bulunmuş. 0.6-2.4 S-alilsistein içeren 240-960 mg’lık yaşlı sarımsak özü dozu, kan basıncını 12 hafta boyunca yaklaşık 12 mmHg azaltmış.
Sarımsak, yüksek tansiyon için yararlı olabilir, ancak kanıtlar hala zayıf kabul ediliyor.
Kolesterol ve Sarımsak
Hayvanlar üzerinde yapılan birçok çalışmada sarımsağın serum kolesterolü, trigliserid ve LDL’yi önemli ölçüde azalttığı, özellikle aortada ateromatöz lezyonlarda% 50 azaltığı gösterilmiş. Sarımsak ve sarımsak preparatlarının lipit düşürücü etkileri üzerindeki insan çalışmalarının çoğu, serum kolesterol ve trigliseritinde önemli bir azalmaya neden olduğu gösterilmiş. Sarımsak tüm denemelerde oldukça tolere edilebilir ve minimal yan etkilerle ilişkilendirilmiş. Bununla birlikte, düşük allisin verimine sahip olan sarımsak tozu kullanılan birkaç çalışma, herhangi bir lipit düşürücü etki göstermemiş.
Yaşlı sarımsak özü içinde bulunan Allisin, S-allil sistein, ve sarımsak yağında bulunan dialil-sülfid, anti-aterosklerotik etkiden sorumlu aktif bileşikler gibi görünüyor. Ancak daha birçok kanıt bulunması gerekiyor.
Sarımsağın Fibrinolitik (Kan pıhtılarını eritme) Etkisi:
Plazma fibrinolitik aktivitesi üzerine yapılan birkaç insan çalışması, sarımsağın sağlıklı bireylerde ve aynı zamanda akut miyokard enfarktüslü hastalarda fibrinolitik aktiviteyi arttırdığını göstermiş. Bu gözlemler sarımsağın . özellikle de yaşlı sarımsak özünün trombozun önlenmesinde yararlı olabileceğini gösteriyor.
Sarımsağın anti kanserojen özellikleri:
Bazı toplum çalışmaları, sarımsak alımının artması ile mide, kolon, özofagus, pankreas ve meme kanserleri gibi kanserlerin azalmış riski arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Yedi toplum çalışmasından elde edilen verilerin analizi, tüketilen çiğ ve pişmiş sarımsak miktarı ne kadar yüksek olursa, mide ve kolorektal kanser riskinin o kadar azaldığını göstermiştir.
Sarımsağın antikanserojen etkisi hakkında daha ayrıntılı bir yazıyı ileride bu sayfalarda yayınlamayı düşünüyoruz.
Şeker Hastalığı ve Sarımsak
Deneysel çalışmalar sarımsağın açık bir hipoglisemik etkisini gösterse de, sarımsağın insan kan şekeri üzerindeki etkisi hala tartışmalıdır. Birçok çalışma, sarımsağın diyabetik hayvanlarda kan glikoz seviyesini azaltabildiğini göstermiş. Metformin ile birlikte kullanılan sarımsağın kan şekeri düşüşünde daha etkili olduğunu gösteren çalışmalar var. Ayrıca sarımsak ekstrelerinin insülin direncini azaltmada etkili olduğu bildiriliyor.
Kimyasal kaynaklı hepatotoksisite ve sarımsak
Bazı çalışmalar sarımsağın karaciğer hücrelerini bazı toksik ajanlardan koruyabildiğini göstermiştir. Asetaminofen, birçok ülkede kullanılan önde gelen analjezik ve antipiretik bir ilaçtır. Aşırı dozun, insanlarda ve kemirgenlerde hepatotoksisite ve nefrotoksisiteye neden olduğu bilinmektedir. Sarımsağın asetaminofen kaynaklı hepatotoksisiteye karşı koruyucu özelliği gösterilmiştir. Ayrıca gentamisinin oluşturduğu hepatik hasara karşı da koruyucu olabilir.
Sarımsağın antimikrobiyal etkisi
Sarımsak, çeşitli toplumlarda bulaşıcı hastalıklarla mücadele etmek için yüzyıllardan beri kullanılmaktadır. Tarihsel olarak, referans olmamasına rağmen Louis Pasteur’un 1858’de sarımsağın antibakteriyel etkisini ilk kez tanımladığına inanılmakta. Daha yakın zamanlarda ise sarımsağın, gram-pozitif, gram-negatif ve asit-dirençli bakterilere karşı etkili olduğu kanıtlanmış. Bunlar arasında Salmonella, Escherichia coli , Pseudomonas, Proteus, Staphylococcus aureus, Escherichia coli, Salmonella , Klebsiella , Micrococcus, Bacillus subtulis , Clostridium , Mycobacterium ve Helicobacter. Sarımsağın yararlı bağırsak mikroflorası ve potansiyel olarak zararlı enterobakteriler arasında farklı bir inhibisyon gösterdiği belgelenmiş . Sarımsağın antibakteriyel aktivitesi yaygın olarak allisin’e atfediliyor.
İnsan diş plağı mikrobiyotasına karşı farklı konsantrasyonlarda sarımsak ekstresinin antibakteriyel etkisi in vitro çalışmada gösterilmiş.
Anti-protozoal özellikleri
Çeşitli çalışmalar, ekstrenin Candida albicans, Scedosporium prolificans , tinea pedis, Opalina ranarum, Balantidium entozoon, Entamoeba histolytica, Trypanozomlar, Leishmania, Leptomonas ve Crithidia gibi bir dizi protozoaya karşı etkili olduğunu göstermiş.
Antifungal özellikler
Candida, Torulopsis, Trichophyton, Cryptococcus , Aspergillus , Trichosporon ve Rhodotorula gibi birçok mantar sarımsağa duyarlıdır. Sarımsak ekstraktlarının oksijen alımını azalttığı, organizmanın büyümesini azalttığı, lipitlerin, proteinlerin ve nükleik asitlerin sentezini inhibe ettiği ve membran hasarı yarattığı görülmüş. Diş Protezi stomatiti olan hastalar tarafından nistatin yerine sarımsak kullanımı ile ilgili daha fazla memnuniyet bildirilmiş.
Antiviral özellikler
Sarımsağın antiviral özelliklerini araştırmak için çok az çalışma yapılmış. Birkaç çalışma, sarımsak ekstresinin influenza A ve B’ye karşı, sitomegalovirüs, rinovirüs ve HIV’e karşı , Herpes simpleks virüsü 1 , herpes simpleks virüsü 2 , viral pnömoni ve rotavirüse karşı in vitro aktivite gösterdiğini bildirmiş. Sarımsağın, soğuk algınlığı önleme veya tedavi etmedeki etkileri ile ilgili klinik çalışmalar ise oldukça yetersiz.
Yan Etkiler
Sarımsak, gıdalarda tüketilen miktarlarda çoğu insan için genellikle güvenli. Nefes ve vücut kokusu, mide ekşimesi ve mide rahatsızlığı gibi yan etkileri olabilir. Bu yan etkiler çiğ sarımsakla daha belirgin olabilir. Bazı insanlarda sarımsak alerjisi olabiliyor.
Sarımsak almak kanama riskini artırabiliyor. Eğer warfarin (Coumadin) gibi bir antikoagülan (kan inceltici) alıyorsanız veya yakın zamanda bir operasyon geçirmeniz söz konusu ise, sarımsaklı besin desteği alırken sağlık uzmanınıza danışın.
Sarımsağın, HIV enfeksiyonunu tedavi etmek için kullanılan bir ilaç olan saquinavir dahil bazı ilaçların etkinliğine müdahale ettiği bulunmuştur.
Sonuç:
Alternatif tıbbın ve doğal ürünlerin popülaritesindeki son zamanlardaki artış, potansiyel doğal ilaçlar olarak sarımsak ve türevlerine olan ilgiyi arttırıyor. Yapılan birçok çalışma sarımsağın tedavi edici özelliğini gösterse de metodolojik yetersizlikler, küçük örnek büyüklükleri, doz mantığına ilişkin bilgi eksikliği, plasebo karşılaştırmasının olmaması veya kontrol gruplarının bulunmaması bu çalışmaları yetersiz kılıyor. Sarımsağın çeşitli hastalıklarda yararlı etkilerini doğrulamak için daha fazla standart deney ve araştırmaya ihtiyaç duyulmakta.
Sarımsak etkisi üzerindeki gelecekteki çalışmalar, deneylerin daha iyi karşılaştırılması için standart sarımsak preparatlarının aktif bileşenlerinin dozajı hakkında bilgi içermeli.
Bununla birlikte sarımsağı sofralarımızın baştacı etmeye devam etmeliyiz.
Dr Hakan & Ecz. Hülya KESKİN
Yaralanılan Kaynaklar:
- Garlic, U.S. Department of Health and Human Services,National Institutes of Health Erişim: 20.03.2017
- Garlic and Cancer Prevention, National Cancer Instutite Erişim: 20.03.2017
- CHARACTERISTICS AND PERSPECTIVES OF THE MARKET FOR FOOD SUPPLEMENTS CONTAINING SUBSTANCES OTHER THAN VITAMINS AND MINERALS COMMISSION OF THE EUROPEAN COMMUNITIES Erişim: 20.03.2017
- Garlic: a review of potential therapeutic effects ( Leyla Bayan, Peir Hossain Koulivand, and Ali Gorji ) US National Library of Medicine National Institutes of Health Erişim: 20.03.2017