Doğum Kontrol Hapları
Doğum kontrol hapları beyinde yumurtalıkları uyaran hormonları baskılayarak, rahim ağzındaki salgının yapısını değiştirerek, rahim içerisinde bebeğin yerleşebileceği tabakayı incelterek ve tüplerdeki hareketleri değiştirerek etki gösterir. Daha önce kullanılan haplarda 50 mikrogram östrojen bulunduğu için birçok yan etki görülebilmekteydi, ancak şu anda piyasada olan 35 ve 20 mikrogram içeren haplarda yan etki oranı minimale inmiştir
Genel olarak etkinliği %94 ile %97 arasındadır, ancak oluşan gebeliklerin büyük bir bölümü yanlış kullanıma, yani hap alımının unutulmasına bağlıdır. Kurallara uygun olarak kullanıldığında etkinliği %99’un üzerindedir.
Yan Etkiler: İlk kullanıldığında görülen baş ağrısı, bulantı-kusma gibi yan etkilerinin dışında en önemli yan etkisi kanda pıhtılaşma riskini artırmasıdır. Yapılan çalışmalarda toplardamarlarda pıhtılaşma riskinin 3-7 kat arttığı gösterilmiştir. Ancak 7 kat arttığı düşünüldüğünde bile bu 100.000 hap kullanıcısında ek olarak 18 hastada toplardamarlarda pıhtılaşma görülmesi anlamına gelmektedir ki buda ihmal edilebilecek bir oran olarak kabul edilmektedir. Ayrıca pıhtılaşma daha çok buna ailevi bir eğilimi olan hastalarda olmaktadır. Bu nedenle böyle bir aile öyküsü yok ise rahatlıkla kullanılabilir.
Doğum kontrol hapları için öne sürülen bir diğer yan etki de kalp krizi ve inme sonucu oluşan felçlerdir. Ancak yapılan çalışmalarda sigara içmeyen ve tansiyonu normal olan kadınlarda böyle bir risk artışına rastlanmamıştır.
Meme Kanseri: Yapılan çalışmalarda doğum kontrol hapı kullananlarda meme kanseri riskinin % 20-30 oranında arttığı ve bu artışın ilaç bırakıldıktan 10 yıl sonra kaybolduğu görülmüştür. Ancak bu kanserler genellikle daha iyi seyretmekte ve memenin sadece bir bölgesinde lokalize kalmaktadır. Bu nedenle hapların meme kanserine neden olmadığı, ancak zaten başlamış olan kanser gelişimini ortaya çıkışını hızlandırdığı düşünülmektedir.
Kilo Alımı: Özellikle düşük doz östrojen içeren haplarda bu yan etki minimal olup, ihmal edilebilecek düzeydedir.
Yararlı Etkiler:
a)Doğum kontrol hapları yumurtalık kanserlerini %40-80(ort.%50) oranında azaltmaktadır. Genel olarak her 1 yıllık kullanım için % 10-12 oranında azalma olmakta ve bu koruyucu etki ilaç bırakıldıktan 15-20 yıl sonrasına kadar devam edebilmektedir.
b) Rahim kanseri riski % 50 oranında azalmaktadır.
c) Rahim ve yumurtalık enfeksiyonları azalmaktadır.(%50-80 oranında)
d) Memede iyi huylu hastalıkların(fibrokist) sıklığı %30-50 oranında azaltmaktadır.
e) Adet ağrıları, adet kanamasının miktarı azalmakta, dolayısı ile kansızlık görülme sıklığı azalmaktadır.
f) Rahimde myom oluşma sıklığı azalmaktadır.
g) Yumurtalıkta kist oluşumu, vücutta sivilce görülmesi azalmaktadır.
h) Vücut kemik kitlesinde artışa ve kırıklarda azalma olmaktadır.
i) Barsak kanseri riskini azalttığına dair veriler bulunmaktadır.
j) Romatoid artrit adı verilen romatizmal hastalıkların görülme sıklığında azalmaya yol açtığına dair yine veriler bulunmaktadır.
Sonuç olarak doğum kontrol hapları 35 yaşın altındaki bütün bayanlarda güvenle kullanılabilecek ve en çok tercih edilmesi gereken yöntemlerden bir tanesidir. Ayrıca 35 yaşın üzerinde olmasına karşın sigara içmeyen kadınlarda menopoz dönemine kadar rahatlıkla kullanılabilir. En düşük doz östrojen(20 mikrogram) içeren hapların etkinlik olarak diğerlerinden bir farkı yoktur, ancak bu hastalarda ara kanama görülme olasılığı biraz daha yüksektir.
Uzun Etkili Hormonal Yöntemler:
3 Aylık ve Aylık İğneler
Depo-Provera: Bu ilaç halk arasında 3 ayda bir kullanılan doğum kontrol iğnesi olarak bilinmektedir. Üç ayda bir kullanılan bu ilacın etkinliği % 99.7’dir. Yumurtlamayı baskılayarak, rahim ağzı salgısını değiştirerek ve rahim içi tabakayı incelterek etki gösterir. Kullanılmaya başlandıktan 3 ay sonra kadınların yarısı adetten kesilir, diğer yarısında ise düzensiz kanamalar görülür. İki iğne arasındaki süre 15 günü geçmediği takdirde etkinlikte bir düşme gözlenmez, yani en fazla 3.5 ayda bir yapılması gerekir.
İlacın Yapılış Zamanı: Normal adet gören hastalarda adetin ilk 5 günü içerisinde, düşük yapan veya kürtaj yaptıran hastalarda işlemden sonraki ilk 7 gün içerisinde, doğum yapanlarda ise anne süt vermiyorsa ilk 3 hafta, süt veriyorsa ilk 6 hafta içerisinde hormon iğnesinin yapılması gerekir.
İlaç kesildikten sonra gebe kalmak isteyen kadınların % 50’sinin ilk 10 ayda gebe kalabildikleri gözlenmiştir. Ancak bazı hastalarda yumurtalık fonksiyonlarının geri dönmesi 18 ayı bulabilmektedir ve bu da ilacın en önemli dezavantajlarından bir tanesi olarak kabul edilmektedir.
Yan Etkiler:
a)En önemli yan etkisi düzensiz adet kanamaları olup, hastaların yaklaşık yarısında görülebilmektedir. Bu kanamalar genellikle hafif olmakla birlikte, bazen şiddetli kanamalara rastlanabilir ve bu durumda ek hormon tedavisine gereksinim duyulabilir.
b)Diğer bir yan etki kilo alımıdır. Depo-Provera vücutta su-tuz tutulumuna neden olduğu için kilo alımına neden olabilir. Yapılan çalışmalarda bu ilacı kullanan kadınlarda 1 yıl sonunda ortalama 2.1 kg kilo alımı olduğu görülmüştür.Bu nedenle tedavideki hastaların bu konuda mutlaka bilgilendirilmesi, diyet ve eksersizle kilosunun kontrol altında tutulması gerekir.
c)Depo-Provera bilinenin aksine depresyona neden olmaz, bu nedenle depresif belirtileri olan hastalarda da kullanılabilir.
d)Cinsel istekte azalmaya yol açabilir.
e)Meme Kanseri: Depo-provera kullanan kadınlarda ilk 4 yılda ve özellikle 35 yaşın altında ise meme kanseri riski artmaktadır. Dört yıldan sonra bu risk normale dönmektedir.
Yararlı Etkileri:
a)Rahim kanseri riskini 1 yıldan fazla kullanıldığında % 80 oranında azaltmaktadır.
b) Adet öncesi karında şişlik, sinirlilik, göğüslerde ağrı gibi yakınmaları azaltır.
c)Adet kanaması miktarını ve adet döneminde görülen ağrıyı azaltır.
d) Yumurtalıkta kist oluşumunu azaltır.
e) Orak hücreli anemide kan düzeylerinde belirli düzeyde iyileşme sağlar.
f) Epilepsi(sara) hastalarında nöbet sıklığını azaltır.
Yapılan çalışmalarda Depo-Provera kullanan kadınlarda kanda yüksek dansiteli lipoproteinlerde bir azalma ve düşük dansiteli lipoproteinlerde bir artış olmaktadır. Kalp-damar hastalıkları için olumsuz bir etki olarak görülmekle birlikte, bu değişikliklerin klinik olarak çok anlamlı olmadığı kabul edilmektedir. Birçok çalışmada bu ilacı kullanan kadınlarda kalp-damar hastalıkları riskinde bir artış olmadığı görülmüştür. Ayrıca kanda pıhtılaşma faktörlerinde bir artışa neden olmamaktadır.
Depo-Provera’nın en önemli yan etkilerinden bir tanesi doğum kontrol haplarının tersine kemik kitlesinde azalmaya yol açmasıdır. Bu kemik kaybı ilaç kesildikten sonra geriye dönmektedir, ancak yine de kemik kitlesinin önemli olduğu adölesan yaş grubunda bu ilacın ilk tercih olarak kullanılmamasında yarar vardır.
Depo-Provera’nın Tercih Edildiği Hastalar:
1)Beyin damarlarında hastalığı olanlar (inme)
2)Şiddetli migreni olan hastalar
3)Kalp yetmezliği olanlar
4) Koroner arter hastalığı olanlar
5) Şeker hastalığı olanlar
6) Kan yağ oranlarında bozukluğu olanlar (özellikle trigliseritleri yüksek olanlar)
7)Epilepsisi olanlar
8) Orak hücreli anemisi olanlar
9)Periferik damar hastalığı olanlar
10) 35 yaşın üzerinde ve sigara içenler
11) Doğumdan sonra süt veren anneler
12) Sistemik lupus eritematosus adı verilen hastalığı olanlar
Kullanılmadığı Durumlar:
1) Gebelik veya gebelik şüphesi
2)Tanısı konmamış kanama olması
3) Meme kanseri olması
4) Allerji olması
AYLIK KULLANILAN PREPARATLAR:
Bu grupta Türkiye’de Mesigyna bulunmaktadır. Etkisi doğum kontrol haplarına benzer, ara kanamalar Depo-Provera’ya göre çok daha az görülür. Yan etkiler yine doğum kontrol hapları ile aynıdır, ancak bu grupta ve yurtdışında kullanılan ilaçların yan etkilerinin doğum kontrol haplarından daha az olduğu belirtilmektedir. Bu grup ilaçlar her gün hap almak istemeyen kadınlar tarafından rahatlıkla kullanılabilir.
Norplant
Bu sistem önkol bölgesine yerleştirilen ve Levonorgestrel adı verilen hormon içeren çubuklardan oluşur. Norplant I sisteminde 34 mm uzunluğunda ve 2.4 mm çapında altı çubuk, Norplant II sisteminde ise 44 mm uzunluğunda 2 çubuk iki çubuk ciltaltına yerleştirilir. Norplant I 5 yıllık ve II 3 yıllık koruma süresi için kullanılır. Gebelik açısından koruma etkinliği % 99.8’dir. Bu sistemler hipofizdeki hormonların baskılanması sonucunda yumurtlamayı engelleyerek, rahim ağzındaki salgının yapısını değiştirerek ve rahim iç tabakasını incelterek etki gösterirler. Ancak başlangıçta hastaların % 10’unda, 5 yıl sonunda ise % 50’sinde yumurtlama devam etmesine karşılık koruma etkinliğinde değişiklik olmaz.
Bu çubuklar adetin ilk 7 günü içerisinde yerleştirilmelidir. Cerrahi bir işlem ile yerleştirilmesi ve çıkarmak için yine cerrahi bir işlemin gerekmesi bu yöntemin en büyük dezavantajıdır. Çubuklar bu konuda deneyimli bir hekim tarafından el bileğinin 8-10 cm üstünde açılan 2-4 mm’lik bir insizyondan yerleştirilir. Bu dezavantajlardan dolayı doğum kontrol yöntemi olarak yaygınlaşmamıştır.
Yan Etkileri:
1) Düzensiz adet kanamaları: Bu yöntemi kullanan kadınların % 60-80’ninde görülür. Bir yıl sonunda bu kanamalar önemli oranda azalır, kadınların üçte birinde adet düzeni normal olarak devam eder.
2) Başağrısı
3) Kilo alımı
4) Sinirlilik
5) Sersemlik
6) Bulantı
7) Yüz bölgesinde tüylenme
8) Meme ağrısı ve süt gelmesi
9) İşlemin uygulandığı kol bölgesinde cilt renginin koyulaşması
Yararlı Etkileri:
1) rahim kanseri riskini azaltır
2) Doğurganlık potansiyelinin çubuklar çıkarıldıktan sonra çok kısa sürede normale dönmesi.
Tercih Edildiği Durumlar:
1) Uzun süreli korunma uygulama isteği
2) Doğum sonrası süt veren anneler
3) Doğum kontrol hapı kullanımı zor olan, sık sık unutan kadınlar
4) Zeka özürlü veya psikiyatrik hastalar
5) Sigara içen ve 35 yaşın üzerindeki kadınlar
6) Kalp-damar hastalığı, migren, şeker hastalığı veya sistemik lupus eritamotozus’u olan kadınlar
Kullanılmaması Gereken Durumlar:
1)Tanısı konmamış anormal rahim kanamaları
2) Akut karaciğer hastalıkları
3) Meme kanseri olanlar
4)Karaciğer tümörleri
5) Gebelik
6) Aktif tromboflebit